Örgütler Neden Sürekli Gelişmelidir?

İster özel sektör işletmeciliği, isterse devlet örgütü olsun, kuruluş amaçları insanların ihtiyaçlarını karşılamaktır. Özel sektör kâr amacıyla kurulmuş olmakla birlikte, özel sektörün varlıklarını sürdürebilmesi için müşterilerini noksansız hoşnut etmeleri ve onların beğenisini kazanmaları gerekir. Devlet örgütleri kâr amacıyla kurulan özel sektörlerinden bu yönüyle ayrılsalar da, devletlerin temel amacı da yurttaşlarının en yüksek düzeyde mutluluğu sağlamaktır. Bu bağlamda devletlerin varlık ve geleceğinin teminat altına alınmasında, vatandaşlarının devlet hizmetlerinden memnuniyet dereceleri önemli bir rol oynamaktadır.

Bir örgütü değişmeye iten en önemli unsur insan olduğuna göre, insanların istek ve beklentilerinin zamanında tespit edilerek ona göre önlemlerin alınması, örgütlerin bekaları açısından önem arz etmektedir.

Hiçbir örgüt, kendi iştigal alanında konulan standartlara sahip değilse, varlığını uzun süre devam ettiremez. Günümüzde ancak, çağın ve çağın ötesindeki talepleri karşılayabilecek öngörüde bulunabilen örgütler varlıklarını sürdürebilirler. Bu da değişim ihtiyacını önceden fark edip gerekli tedbirleri almakla mümkün olabilir. Netice itibarıyla, gelişmeye ayak uyduramayan, çağın gerisinde kalan örgütlerin ayakta kalma ihtimalleri bulunmamaktadır

 

Özel Öğretimin Önemi

Toplumların gelişmesinde eğitimin önemi çok büyüktür. Gelişmişlikte eğitim sürecini göz ardı etmek mümkün değildir. Gelişmişliğin bu sürecinde özel öğretimin payını görememezlikten gelemeyiz; bu mümkün de değildir.

Ülkelerin kalkınmasındaki en büyük payın, nitelikli insan gücünde olduğunu da göz ardı etmek mümkün değildir. Demokratik sistemlerde her tür eğitime yer verilmiş olmanın sebeplerinden birisinin bu olduğu inancındayım. Bu sebepledir ki; özel öğretim denince “Nitelikli eğitim” akla gelmektedir.

Nedir bu nitelikli eğitim? Neden bu kadar toplumların gelişmesinde önemli yer tutmaktadır?

Prof. Dr. Mahmut Tezcan “Nitelikli Eğitim-Öğretim, bireyler temel bilgi ve becerilerini öğrenmiş, yeteneklerini ortaya çıkarmış, gördüklerini, düşündüklerini istenilen ortamlarda rahatlıkla söyleyebilen; kendi kendisine fikir üretebilen, problem çözmede başkalarından yardım istemeyecek şekilde yetiştirilmiş olurlar.”

Özel öğretim kurumlarının, devlet okullarının bazılarına oranla fiziki yapı bakımından, ders araç ve gereci bakımından ve personel bakımından daha avantajlı durumda olduğunu söylemek mümkündür.

Atatürk, daha 1925 yılında T.B.M.M.’nin açılış konuşmasında varlıklı kimselerin çocuklarını özel okullar yoluyla eğitmelerini tavsiye etmiştir. (1) Ancak, ne var ki, özel öğretimin önemi dolayısıyla yalnız varlıklı aileler değil, orta halli aileler de, çocuklarını özel öğretime göndermektedirler.

Özel öğretimi bu derece önemli kılan husus nedir? Bu husus yine konunun uzmanlarından olan Prof. Dr. Mahmut Tezcan’dan dinleyelim

“Özel okulların olumlu olarak nitelendirdiğimiz yönü, başarılı öğrenci yetiştirilmesidir. Bu okullarda tam gün eğitim-öğretim yapılmaktadır. Ders araç-gereç bakımından iyi donanımlıdırlar. Sınıflardaki öğrenci sayısı daha azdır. Spor salonları, kitaplıklar, bilgisayarları mevcuttur. Bu nedenledir ki, öğrencileri daha başarılıdır.”

Özel okulların Anadolu’nun bütün illerinde hatta büyük ilçelerinde dahi açılmış olması dengeyi özel okullar lehine çevirmiştir.

1962 yılında toplanan M. Eğitim (7.şurası) in almış olduğu kararlar Atatürk’ün tavsiyesi doğrultusunda olmuştur. Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu karara gerekçeleri şu şekilde sıralanmıştır.

  • Eğitilecek çağ nüfusunun çokluğu ve sınıfların kalabalık oluşu,
  • Taşradan kentlere göçün hızlanarak artış göstermesi,
  • Devletin mali kaynaklarının yetersizliği nedeniyle yeterince yeni okullar yaptıramayacak oluşu. (2)

Şimdilerde “8 yıllık ilköğretim okulları” nın da devreye girmesiyle özel okulların önemi bir kat daha artmıştır. Bu nedenle, devletin yükü hafifletilmiş olacak, hem de nitelikli insan gücü daha da artmış olacaktır.

1-2 ) Prof. Dr. Mahmut Tezcan: Özel Okulların Eğitimi

 

“Güzellik Salonları Kimlere Teslim”

 

SAĞLIK BAKANLIĞI’NIN YAPTIĞI İŞE BAKIN !

“GÜZELLİK SALONLARI KİMLERE TESLİM” 

İlgi a) 14 Kasım 2001 Tarih ve 24583 Sayılı Resmi Gazete

İlgi b) 12 Mayıs 2003 Tarih ve 25106 Sayılı Resmi Gazete 

Güzellik ve Estetik Amaçlı Sağlık Kuruluşları Hakkındaki Yönetmelik karşısında Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı kursların (Halk Eğitim ve Özel Öğretim) mağduriyetleri.

İlgi a) Madde 4 – f şıkkı “Güzellik Uzmanı: Hizmet verdiği sahada eğitim gördüğüne dair diplomaya veya Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yetki verilen kurslardan alınmış kurs belgesine sahip olan kişi

İlgi a’ daki yönetmelikte “Güzellik Uzmanı” tanımlanırken Eğitim – öğretim, Ara Meslek Elemanı yetiştirme ve Yaygın Eğitime önem verilirken,

İlgi b) Madde 4 – ı şıkkı “Güzellik Uzmanı: 3308 Sayılı Çıraklık ve Mesleki Eğitim Kanunu kapsamında Güzelli Uzmanlığı meslek dalında ustalık belgesine sahip olan kişileri ve bu konuda önlisans veya lisans eğitimi düzeyinde diploması olanlar ile yurtdışında gördükleri eğitimlerinin ilgili mevzuat uyarınca denklikleri kabul edilmiş kişiler

İlgi b’ deki yönetmelikte “Güzellik Uzmanı” tanımlanırken Eğitim – öğretim, Ara Meslek Elemanı yetiştirme ve Yaygın Eğitim gözardı edilerek sınavsız verilen Ustalık Belgesi alan kişiler ödüllendirilmiştir.

Yönetmelikteki yanlış düzenlemeden dolayı halkımızın bu konuda eğitime – öğretime verdiği önem azalmıştır. İnsanlar bilgi almadan, tecrübe kazanmadan, kısa yoldan haksız bir şekilde iş hayatına yönelmiştir.

Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı olan kursları (Halk Eğitim ve Özel Öğretim) bitiren kursiyerlerin tekrar Devletimize olan güvenini kazanmak için ilgili yönetmelikte gerekli düzeltmenin yapılması gerekir.